Her şeye sahip bir şehir, bir gezginin rüyası. Canlı kültürü, güneşli sahili, ağız sulandıran yemekleri, ilginç mimarisi ve tarihi ile tanınır. Barselona'da keşfedilecek çok şey ve hatta daha fazlası var! İspanya'nın en çok ziyaret edilen şehri, en büyük Akdeniz kenti ve Katalonya'nın başkenti. Yaklaşık 1,6 milyon nüfusu ile şehre gelen ziyaretçi sayısı, şehirde yaşayan insan sayısından çok daha fazladır.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan dokuz yapıdan yedisi, şehir denince pek çok kişinin aklına gelen Antoni Gaudi'nin eseridir. Gaudi'yle birlikte daha birçok önemli kadın ve erkek şehre eserlerini ve varlıklarını katmıştır. Picasso bu şehri ilham perisi olarak görmüş ve Malaga'da doğmuş olmasına rağmen ilk yıllarını Barselona'da geçirmiş ve buradaki Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitim görmüştür. Şehrin merkezinde koca bir Picasso Müzesi var. Ayrıca sürrealist Joan Miró'nun şehrin dört bir yanına yayılmış sanatına da hayran kalabilirsiniz.

Burası her zaman bugün bildiğimiz gibi güneşli bir sahil kasabası değildi. 1992'deki Olimpiyat Oyunları'ndan önce kıyıda birçok fabrika bulunuyordu. Oyunlar, kent temsilcilerini sahili temizlemek ve güzelleştirmek için motive etti. Bugün kentin kıyı şeridi boyunca 7 plaj bulabilirsiniz.

Şehrin iki resmi dili vardır - İspanya dili ve Katalanca. Ulaşım tabelalarında, menülerde, halka açık yerlerde ve şehrin dört bir yanındaki müzelerde her iki dili de göreceksiniz.

Teorik olarak, teorilere ve efsanelere dayanarak, Roma'nın kurulmasından 400 yıl önce, burada bir koloni kuran Herkül ve Romalılar tarafından MÖ 1. yüzyılda kurulmuş olabilir. İkinci efsane ise tarihi bir general olan Hamilcar Barca'nın Altın Post'u aramak için Akdeniz'i dolaşırken şehri kurduğunu söylüyor.

Şehir, İspanya'nın klişeleşmiş imajından çok uzaktır. Popüler İspanyol boğa güreşleri Katalonya'da yıllardır yasaklanmış durumda. Şehirde flamenko dansçılarını görebilseniz de, bu geleneksel İspanyol sanat formu, kendi yerel dansları olan Sardana'ya sahip Katalanlar tarafından pek takdir edilmiyor.

Eğer her şey Gustave Eiffel'in ilk planına göre ilerleseydi, Paris'in en ünlü simgesi şimdi Barselona'da olacaktı. Ne yazık ki İspanya, çok "radikal" olduğuna ve şehrin estetiğine uymadığına karar vererek mimarın projesini reddetti. Ne yaptıklarını biliyorlardı çünkü 1999 yılında Barselona, bugüne kadar tek bir mimar yerine prestijli Mimarlık Altın Madalyası'nı alan ilk ve tek şehir oldu.

Şehir 68 kent parkı (şehrin %10'undan fazlası), 55 müze, galeri, tasarım mağazaları ve daha fazlasıyla kaplıdır ve aynı zamanda Avrupa'nın en büyük futbol stadyumuna ev sahipliği yapmaktadır. FC Barcelona'nın ev sahibi olduğu stadyum yaklaşık 100.000 kişi kapasitelidir.

Şehrin popüler Parc de Collserola'sının dünyanın en büyük metropol parkı olduğunu biliyor muydunuz? Ne kadar büyük bir parktan bahsettiğimizi merak ediyorsanız, New York'taki Central Park'tan 22 kat daha büyüktür.